Türbeler

     Dörtdivan kasabası sınırları içinde ve çerçevesinde üç türbe bulunmaktadır.Bunlardan ilki, Dörtdivan sınırları içinde yer almadığı halde en sık gidilen Tekke köyü sınırları içinde bulunan ve yöresel söyleyiş biçimiyle “Ümmü Kemal” adını taşıyan türbedir.

      Herhangi bir arzularının gerçekleşmesini isteyenler, özellikle de çocuk sahibi olamayanlar bu türbeye giderek dua ederler ve adak adarlar.Ayrıca bazı akıl hastalarının şifa bulması amacıyla bu türbeye götürülerek türbe ortasındaki bir direğe bağlandıkları,orada birkaç saat yalnız bırakıldıkları; hastayı geri almak üzere tekrar içeri girildiğinde ipin çözülmüş olduğunu gördüklerinde bunu ,hastanın iyileşeceğine dair bir belirti saydıkları,görüşmeler yoluyla tespit edilmiştir.

      Hacıya gidecek olan kişilerin de bu türbeye topluca giderek kurban kestikleri daha önceki bölümde de söz edildiği gibi yaygın bir uygulama biçimidir.

      Yöredeki ikinci adak yeri Sayık Köyü´nün üzerindeki bir tepede bulunan yörede yaşayanlarınca “Himmet Dede” .”Himmet Şıh” ,”Ümmeş Dede” en sık olarak ise “Ümmet Dede” adıyla bilinen türbedir.

      Bunların dışında bir de Çalköy’de adı bilinmeyen , yöre halkı tarafından “Çalköydeki türbe” diye anılan bir türbe vardır.Bunlara da tıpkı “Ümmü Kemal türbesi”gibi dua etmek ve adak adamak amacıyla gidilir.

      Halk arasında bu üç ulu zatın yöreye dışarıdan gelmiş üç kardeş oldukları,üç türbenin arasında karlar eridiğinde görülebilen çimenli bir yol olduğu,bu dedelerin zaman zaman bu yoldan birbirlerine gidip geldikleri konusunda bazı söylentilerin ve inançların bulunduğu konusunda tespitler yapılmıştır.

      Merkezde yer alan “Büyük Cami” halk deyişiyle “Cuma Camii”nin içinde de .ermiş bir kişi olduğuna inanılan , ancak adı ve kimliği hakkında kesin bir bilgi bulunmayan bir yatır daha bulunmakta ,hastalıklarda ve adaklarda bu ermiş sayılan kişiden de yardım umulmaktadır.

      Adakınık köyü sınırlarında ,orman içinde Karapınar yaylası adıyla anılan yerde de ,”bir ermiş kişinin yattığı” bu yatırın çevresindeki ormandan kesenlerin başına türlü felaketlar geleceği yolundaki  yaygın bir inanç da tarafımızdan kaydedilmiştir.

      Kendileriyle görüşmeler yapılan genç kız ve kadınların bazıları ,bir dilekleri olduğunda kutsal saydıkları kimi yerlere paçavra ve iplikler bağladıklarını belirterek bu yolla arzularına kavuştuklarını da içtenlikle ifade etmişlerdir.İnan’ın belirttiği gibi “Müslüman Türk bu paçavra dini bir huşuğla bağlarken şamanizm  adetini yaptığının farknda “ olmayıp ,bu “nezr”i  aslında çok eski yıllarda sahip olduğu kendisine yararlı ,merhametli ve koruyucu olduğuna inandığı “dağ,orman,ağaç,su ruhlarına” bağışlamaktadırlar…”